Testisler erkeklerde torbada bulunan sperm yapımını ve erkekliği devam ettiren erkeklik hormonu testosteron ve sperm üretmeyi sağlayan organlardır. Testis kanseri, testis içindeki sağlıklı hücrelerin kontrol dışı büyümesi ile oluşan hastalıktır. Erken tanılandığında tedavi edilebilme ihtimali %98 civarındadır. Genellikle 15-35 yaş arası erkeklerde görülen tümörlerdir.
RİSK FAKTÖRLERİ
• Aile Geçmişi: Aile geçmişi, testis kanseri riskini arttırır. Ailede bir erkekte testis kanseri görülmüşse, aynı ailede erkek kardeş ve/veya oğulda da görülme olasılığı artar. Testis kanseri olan erkeklerin çoğunda ailesel bir geçmişe rastlanmamıştır.
• İnmemiş testis (kriptorşidizm): Bir veya iki testisin, testis torbasına inmemesi ile ortaya çıkan doğumsal bir bozukluktur. Kriptorşidizm olan erkeklerde testis kanserine yakalanma oranı normal testis yapısına sahip erkeklere göre birkaç kat fazladır.
• Diğer testiste kanser hikayesi: Bir testiste kanser tedavisi görüp iyileşen erkeklerin ortalama %3 veya %4’ünde diğer testisinde kanser tespit edilmektedir.
• Yaş: Testis kanserleri genellikle 15-35 yaşları arası erkeklerde görülmektedir. İlerleyen yaşlarda daha nadir de olsa görülmektedir.
• HIV enfeksiyonu: HIV enfeksiyonu kapan erkeklerde, özellikle AIDS olan hastalarda risk artmaktadır. Testis kanseri riskini arttıran başka bir enfeksiyon tespit edilmemiştir.
• Irk ve etnik yapı: Testis kanser riski beyaz erkeklerde, siyah erkeklere nazaran 5 kat daha fazladır. Dünya çapında bu hastalığın gelişme riski Amerika ve Avrupa’da yüksek, Afrika veya Asya’da daha düşüktür.
• Vücut ölçüsü: Bazı araştırmalar, uzun boylu erkeklerde testis kanseri riskinin daha fazla olduğunu göstermiştir.
• Kanıtlanmamış risk faktörleri: Testislerde önceden olan travma ve at binme gibi devamlı tekrarlayan hareketlerin testis kanseri gelişimi ile bağlantısı olduğu ispatlanmamıştır. Ayrıca yapılan araştırmaların çoğunda, yoğun fiziksel aktivitelerin testis kanseri riskini arttırdığına dair bulguya rastlanmamıştır.
TESTİS KANSERİNDE BELİRTİ BULGULAR
Testis kanserinin en sık bulgusu testislerden birinin veya ikisinin ağrısız büyümesidir. Hastalar genellikle testislerinde şişlik ile hastaneye başvururlar. Bazen oluşan kitle ağrıya neden olurken çoğu zaman ağrı yapmazlar. Testis kanserinde erken teşhis, tedaviye giden ilk adımdır. Ancak, ne yazık ki bazı testis kanserleri belirti göstermediği için hastalığın ilerlemesi mümkündür. Bu nedenle testis muayenesinin rutin kanser kontrollerinden biri olarak yaptırılması ve kişilerin her ay kendi testis muayenelerini yapması gerekmektedir.
KENDİ KENDİNE TESTİS MUAYENESİ
*En iyi muayene zamanı, testislerin üzerindeki derinin yumuşadığı sıcak bir duş sonrasıdır.
*Muayenenin ayna karşısında yapılması önerilmektedir.
*Her bir testisi iki elinizle muayene edin.
*Orta parmaklarınız testisin altında, başparmağınız üstünde olmak üzere parmaklarınızın arasında testisinizi nazikçe çevirin.
*Sol testisin sağa göre daha sarkık olması normaldir.
*Spermi taşıyan ve biriktiren yumuşak ve kanallı olan epididimi bulun, ele gelen kitle, sertlik, ağrı ve şişliğin olup olmadığını kontrol edin.
*Muayeneyi yaparken bir ay önceki muayenenizden farklı olan durumlara dikkat edin, anormal bulgular varsa not edin ve üroloji hekimine mutlaka başvurun.
TESTİS KANSERİNDE TANILAMA
Fiziksel muayene, ultrasonografi ve bazı kan tahlilleri (Beta-HCG, Alfafetaprotein, LDH), cerrahi gibi tetkik ve yöntemlerle tanı konulur.
Testis kanserlerinin %90’dan fazlası sperm üreten germ hücrelerde gelişir. “Seminom” ve “Seminom dışı-nonseminom” olmak üzere iki tür germ hücreli tümör vardır.
1. Seminom: Testisin sperm üreten germ hücresinden gelişir. Bu tümörlerin, klasik seminom ve spermatositik seminom olmak üzere 2 tipi vardır.
Klasik Seminom: Seminom tümörlerin %95’ten fazlası klasik seminom tümörlerdir ve genellikle 25-45 yaş arası erkelerde görülür.
Spermatositik Seminom: Nadir rastlanan bu seminom türü, daha çok yaşlı erkeklerde görülmektedir. Spermatositik tümörler daha yavaş gelişir ve klasik seminoma göre diğer bölgelere/organlara yayılma olasılığı daha düşüktür.
2. Seminom dışı testis tümörleri: Bu tür germ hücreli tümörler, genellikle ergenliğin sonlarında ve 30’lu yaşların başlarında görülür. 4 tipi vardır:
1. Embriyonal karsinom
2. Yumurta (yolk) kesesi karsinom
3. Koriyokarsinom
4. Teratom
Bu tümörlerin çoğu en az 2 farklı türün karışımı olur. Tüm seminom dışı germ hücreli kanserler, aynı şekilde tedavi edilirler.
Embriyonal karsinom: Bu tür seminom dışı tümörler, testis tümörlerinin %40’ını oluşturur, hızlı gelişme ve testis dışına yayılma eğilimi gösterirler. Embriyonal karsinom, alfa-fetoprotein (AFP) ve insan koryonik gonadotropin (HCG) olarak adlandırılan tümör belirteci proteinlerin kandaki seviyelerini arttırabilir.
Yumurta (Yolk) kesesi karsinom: Çocuklarda en sık görülen testis kanseridir. Çocuklarda tedavisi oldukça başarılıdır, ancak, yetişkinlerde tedavi edilmesi daha zordur. Kandaki alfa-fetoprotein seviyesini yükseltir.
Koriyokarsinom: Yetişkinlerde oldukça nadir görülen agresif bir testis kanser türüdür. Bu kanser beyin, kemik ve akciğerler dahil vücudun uzak bölgelerine hızla yayılma gösterir. Bu tümör türü, kandaki insan koryonik gonadotropin (HCG) protein seviyesini yükseltir.
Teratom: Teratom tümörler 3 türdedir: matür (olgunlaşmış) teratom, immatür (olgunlaşmamış) teratom ve malign dönüşümlü teratom. Teratom tümörler kandaki alfa-fetoprotein (AFP) ve insan koryonik gonadotropin(HCG) seviyesini yükseltmez.
TESTİS TÜMÖRÜNÜN EVRELERİ
Evre 1: Tümör yalnızca testistedir.
Evre 2: Tümör karın bölgesindeki lenf nodlarına yayılmıştır.
Evre 3: Tümör karın bölgesindeki lenf nodlarına ve ötesine yayılmıştır (en sık akciğere).
Hastalığın evresini belirlemek için tümör belirteç düzeyleri, göğüs ve batın tomografisi,n PET CT gibi tetkiklerden yararlanılır.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Testis kanserinde uygulanan başlıca tedavi yöntemleri:
• Cerrahi Müdahale
• Radyoterapi
• Kemoterapi
• Tümörün türüne ve evresine göre kombine tedavidir.
Uygun tedavi şekli hastalığın türü, evresi ve hastanın genel sağlık durumuna göre düzenlenir. Seminomların seyri daha iyi olup hem radyoterapiye, hem de kemoterapiye duyarlıdırlar. Düşük evreli seminomlar yalnızca radyoterapi ile tedavi edilebilirler. Seminom dışı tümörler ise evreleri ve risk faktörlerine göre, gözlem, cerrahi ve kemoterapi ile tedavi edilebilirler.
Cerrahi (retroperitoneal lenf nod diseksiyonu-RPLND) seminom dışı düşük evreli tümörlerde karın bölgesindeki lenf nodu yayılımını belirlemek (evreleme amaçlı) için yapılabileceği gibi, daha ileri evrelerde kemoterapi sonrası geride kalan kitlenin çıkarılması amacıyla da uygulanabilir.
Hastanın testisinin birisinin alınması, cinsel potansiyelini azaltmaz veya genelde üreme fonksiyonunu etkilemez. Sperm üretiminde geçici bir azalma yaşansa da diğer kalan bez, yeterli miktarlarda testosteron üretecektir. Kemoterapiler kalan testisin sperm üretme yeteneğini olumsuz etkilese de bu etki genellikle geçicidir.
Lenf bezi cerrahisi (RPLND) sonrası bazı hastaların ejakülasyon (boşalma) işlevi bozulur. Ancak günümüzde uygulanan sinir koruyucu cerrahi teknikleri ile bu sorun hemen hemen hiç görülmez.
Yine de gerek kemoterapi gerekse de cerrahinin potansiyel olumsuz etkileri nedeniyle hastalar tedavi öncesi spermlerini sperm bankasında muhafaza etmek isteyebilirler, bu nedenle tedaviler öncesinde üreme yetisinin korunması hakkında danışmanlık almaları önerilmektedir.