Prostat, erkek üreme siteminin parçası olan bir salgı bezidir. Sağlıklı prostat bezi ceviz büyüklüğündedir. Kalın bağırsağın son kısmı olan rektumun önünde, idrar kesesinin altında yer almaktadır. Fonksiyonu meninin sıvı kısmını oluşturmaktır. Böylece meninin miktarını çoğaltarak spermin döllenme kapasitesini artırır, aynı zamanda spermlerin vaginal ortamda canlı kalmalarını sağlar.
Prostat kanseri, prostat dokusunun içindeki hücrelerden kaynaklanan kanserlerdir. Prostat kanseri ülkemizde erkeklerde ikinci sıklıkta görülmektedir.Her yıl kanser tanısı konulan üç erkekten biri prostat kanseridir.
Prostat kanserinin sebepleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapılan araştırmalar prostat kanseri gelişme riskini yaş, ailede prostat kanseri öyküsü, hayvansal yağlardan zengin beslenme ve belirli prostat değişiklikleri gibi bazı faktörlerin artırdığını göstermiştir.Prostat kanseri hiçbir belirti vermeyeceği gibi, hastalar; idrar yapma ile ilgili problemler, ereksiyon zorluğu, semende veya idrarda kan ve sırt, bel, kalça ve uyluk ağrıları ile başvurabilirler. İdrar yapma ile ilgili problemler; idrar yapamama, idrar yapmaya başlama ya da durdurmada zorlanma, sık sık idrara çıkma, geceleri idrara çıkma, idrar akımında zayıflama, kesik kesik zorlanarak idrar yapma, ağrılı idrar yapma şeklinde olabilir. Bu belirtiler kanser dışı nedenlere (prostat büyümesi, enfeksiyon gibi) de bağlı olabilir.
Prostat kanseri erken evrede yakalandığında ve doğru tedavi uygulandığında tedavide başarı oranı yüzde 90’lara yükselmektedir. Tarama yoluyla prostat kanserinden ölüm oranlarının yüzde 30 oranında azaltılabilir. Ancak ; Prostat kanserinde “erken tanı” dan kasıt , kanserli dokuların prostat bezinin içindeyken tespit edilmesidir. Lenf nodları ve veya kemikler gibi uzak hedeflere yayılan kanser dokusu hastanın yaşam süresini kısaltır.
Prostat kanserinde erken tanıda başka bir duyarlı biyokimya testi kanda ölçülen PSA seviyesidir. PSA seviyesi yaşla farklılık gösterir ayrıca prostat büyümesinde de PSA yükselebilir. PSA değerlerindeki yükselmeler prostat kanseri varlığı konusunda uyarıcı niteliktedir. Örneğin 40-49 yaş aralığında PSA değeri 2ng/ml üst sınır olarak kabul edilirken 70 yaş üzeri bireylerde bu sınır 5.5 ng/ml olarak benimsenmiştir.
PSA değerinin kontrolünde bir yıl içerisinde 0.75 ng/ml üzeri artışı biyopsi gerektirebilir. PSA değerlerindeki artış ile birlikte parmakla prostat bezi muayenesi gündeme gelir ve PSA değerleri ile muayene bulguları uzman ürolog tarafından değerlendirilerek biyopsi yapılmasına karar verilir.
Prostat iğne biyopsisi parmakla muayenede olduğu gibi makata yerleştirilen bir ultrasonografi alıcısı yardımı ile elde edilen prostat görüntüsü rehberliğinde alınmaktadır. Biyopsi örnekleri bir iğne yardımı ile alınır. Prostat bezi görüntüsü altında prostatın her iki kanadından toplam 6 ile 24 adet iğne ile biyopsi örneği alınabilir. Prostat bezine arka kesiminden batırılan iğnelerle biyopsi alındığından prostatın ön bölümünde bulunan dokulara erişilemeyebilir ve bu bölge tümörleri biyopsi yapılan parçalarda bulunmaz ise gözden kaçabilir.
Çeşitli araştırmalarda değişik oranlarda olsa da ortalama %10 popülasyonda normal PSA değerleri olan kişilerde de prostat kanseri çıkabilir. O zaman prostat kanseri tanısı için alışagelmişin dışında bir tanı yöntemi gereksinimi vardır.Multiparametrik Prostat Manyetik Rezonans Görüntüleme bu amaçla kullanılmaktadır.
Prostat kanseri teşhisinde son geliştirilen görüntüleme yöntemi Multiparametrik Prostat Manyetik Rezonans Görüntüleme ile artık prostat kanseri daha erken evrede tanınıyor!.
Yapılan Manyetik Rezonans Görüntüleme ‘den elde edilen parametrelerin skorlaması yapılarak hastalara erken evrede tanı konur. Yapılan Multiparametrik Prostat MRG sırasında var olan tümörün kapsülü aşıp aşmadığı ile olası lenf nodu sıçramaları da aynı seansta belirlenip evreleme de yapılır.
Multiparametrik Prostat Manyetik Rezonans Görüntüleme Nedir?
Multiparametrik Prostat MRG başlıca üç bileşenden oluşur,
1) Diffüzyon MRG,
2) Perfüzyon MRG,
3) MR Spektroskopi (MRS).
1) Diffüzyon MRG vücudumuzda hücre yoğunluğunun artmış olduğu ortamdan yüksek sinyal alınması ve bu sinyalin sayısal olarak değerlendirilmesi ile oluşan görüntüleme yöntemidir. Kanserli dokular yeni gelişen kanser hücrelerinden yoğun olduğundan yüksek sinyal alınır ve ADC dediğimiz hidrojen protonlarının hareketini ölçen değer düşük olur. Diffüzyon MRG prostat kanseri teşhisinde çok değerli bir inceleme yöntemidir. Bu yöntem ile prostat kanseri teşhisi konulduğu gibi prostat kanserinin saldırganlığını belirleyen Gleason skoru hakkında dolaylı bilgi sahibi olunur. Yayın kurulunda olduğum dünya MR derneği dergisinde hakemliğini yapıp kabul ettiğim bir makalede MR diffüzyon değerleri (ADC) ile Gleason skoru arasında anlamlı bağlantı olduğu ortaya konmuştur.
2) Perfüzyon MRG ile dokuların damarlanma yoğunluğu tespit edilir. Tümörler kendilerine kanlanacak yeni damarlar oluşturduklarından damar yoğunlukları fazla olur, bu da damardan kontrast madde vererek yapılan çekimde kontrast maddenin tümör damarlanması içerisindeki geçiş hızı ve miktarının hesaplanmasını sağlar. Tümörlü bölgenin damar yoğunluğu renk kodlaması yapılarak iyi huylu kötü huylu doku ayrımı sağlanır.
3) MR Spektroskopi ile normal ve kötü huylu dokuların kimyasal analizleri yapılır. Tümörlü dokularda hücre yıkımına bağlı kolin artışı olacağından tümörlü dokular tespit edilebilir.
Multiparametrik Prostat MRG çekimi can yakmadan, vücuda herhangi bir alet yerleştirilmeden yapılan bir çekimdir. MRG esnasında kontrast madde verileceği için, çekim öncesinde sadece 5 saat aç olmak yeterlidir. Görüntüleme yaklaşık olarak 50 dakika sürmektedir, MR fobisi olan kişiler için, cihaza vücudun baş kısmı dışarıda kalınarak girilebilmesi gibi de bir kullanım kolaylığı vardır.